Kampanyacılar, AB’nin önerdiği etik kurumunun ‘dişsiz’ olduğunu söylüyor



Şeffaflık savunucuları, Avrupa Komisyonu tarafından önerilen yeni bir etik kurumunun AB kurumlarındaki yolsuzluğu önlemek için çok az şey yapacağını söylüyor.

Komisyonun 8 Haziran Perşembe günü ana hatlarını çizdiği organın mimarisi, eski Avrupa Parlamentosu başkan yardımcısı Eva Kaili’nin de karıştığı Katar bağlantılı 1,5 milyon avroluk bir yolsuzluk olayı iddialarından altı ay sonra geldi.

AB’nin şeffaflıktan sorumlu komiseri Věra Jourová, Brüksel’de gazetecilere verdiği demeçte, yeni organın Avrupalı ​​politikacıların etik davranış standartlarını yükselteceğini söyledi.

Kötü niyetli aktörlerin sistemi suistimal etme ihtimalini azaltır” dedi.

Komisyonun önerisine göre organ, diğer kriterlerin yanı sıra yan menfaatlerin ve varlıkların beyan edilmesi, toplantı ve hediyelerde şeffaflık konularında standartlar belirleyecek.

“Bu standartların her kurumun iç kurallarına aktarılması gerekecek” dedi.

Jourova, 2019’un sonlarında cesedi oluşturmakla görevlendirildi ve bir plan yapmanın neden bu kadar uzun sürdüğüne dair sorular sordu.

Baskı altında olan Jourova, neredeyse her AB kurumunun 2020’de ilk kez yaklaşıldığında fikri imzalamayı reddettiğini söyledi.

“Sadece iki kurum evet dedi, diğerleri hayır dedi. O ikisi de Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi ve Bölgeler Komitesi idi.”

Teklif, Temmuz ayı başlarında çeşitli AB kurumları arasında tartışılacak ve muhtemelen kabul edilmeden önce tadil edilecek.

Dişsiz

Eleştirmenler, dokuz AB kurumunu kapsayacak şekilde belirlenen etik kurumunun herhangi bir soruşturma yürütemeyeceğine ve yaptırım uygulayamayacağına işaret ediyor.

Merkezi Brüksel’de bulunan bir STK olan Uluslararası Şeffaflık Örgütü AB’den Nicholas Aiossa, “Önerilen bu etik organ, AB’nin suiistimale karşı kendi kendini denetleyen yaklaşımını güçlendiriyor” dedi.

Avrupa Parlamentosu’ndaki direniş kısmen, Avrupa Parlamentosu Üyelerini dış incelemeden büyük ölçüde koruyan dokunulmazlıkla birleşen bir kavram olan sözde manda özgürlüğü kavramının kıskanç bir şekilde savunulmasından kaynaklanıyor.

AB’nin dolandırıcılıkla mücadele ofisi Olaf’ın Avrupa Parlamentosu’nda soruşturma yürütmesine izin verilmesine rağmen, bir Avrupa Parlamentosu Üyesinin ofisine girmesine veya belgelerini karıştırmasına izin verilmiyor.

Bu tür sınırlamalar, liderlikten oluşan siyasi bir organ olan parlamento bürosunun gizli müzakereleri tarafından savunulan bir cezasızlık kültürünün ortaya çıkmasına neden oldu.

Merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP), aylık harcama ödeneklerini ifşa etme çabaları da dahil olmak üzere, tarihsel olarak daha fazla şeffaflığa karşı çıktı.

Alman merkez sağ EPP üyeleri de bir keresinde, milletvekilleri üzerindeki lobicilik etkisine ilişkin kamuoyunun daha fazla bilgi sahibi olmasını talep eden önlemler için gizli bir oylama yapılmasını önermişti.

Şimdi EPP, Belçika polisinin MEP ofislerine baskın düzenlemesine yol açan Katar rejimi cephesindeki sahte STK’nın ışığında bunun yerine sivil toplumu hedef almakla suçlanıyor.

Fas lobi faaliyetlerine ilişkin bir EUobserver soruşturması tarafından ifşa edilen benzer bir STK da daha sonra dağıtıldı.

Ancak Almanya merkezli savunuculuk grubu LobbyControl’den Nina Katzemich, sorunun STK’larda olmadığını söylüyor.

“Sorun AB şeffaflığında yatıyor” dedi.

Bunların arasında, çeşitli AB kurumlarını ve Avrupa Parlamentosu Üyelerini etkilemeyi amaçlayan yaklaşık 12.000 lobiciyi listeleyen bir AB ortak şeffaflık kaydı da var.

Kayıt, yanlış verilerle dolu ve uygun uygulamadan yoksun. Kampanyacılar, bunun temizlenmesi ve yasal olarak bağlayıcı hale gelmesi gerektiğini söylüyor.

Şeffaflık yanlısı bir STK olan Corporate Europe Observatory’de araştırmacı olan Katharine Ainger, “Şeffaflık lobiciliğinin önemli bir parçası olan AB’nin Şeffaflık Sicili’nin çözümler söz konusu olduğunda tamamen masadan kaldırılması tamamen tuhaf,” dedi.

Diğerleri, Avrupa Parlamentosu başkanı Roberta Metsola tarafından Ocak ayında önerilen 14 maddelik planın da şimdiye kadar büyük ölçüde gerçekleştirilemediğini belirtiyor.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’ne göre, olası MEP çıkar çatışmalarını hafifletme, lobiciliği düzenleme ve parlamento çalışanlarını ihbar edenleri koruma konusunda ilerleme kaydedilmedi.

Gözden geçirmeler, yedi Avrupa Parlamentosu Üyesinden oluşan İç Tüzük Çalışma Grubu olarak adlandırılan gizli bir çalışma grubunda tartışılırken, kamuoyu da etik reformlar hakkında karanlıkta tutuluyor.


Kaynak : https://euobserver.com/rule-of-law/157129?utm_source=euobs&utm_medium=rss

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir